Bu kadar ara yeter sanırım...
İş, güç, pandemi derken epey süre geçmiş...
İşimiz gücümüz gazetecilik olsa da, basına vurulan sert darbelerin ardından reklam ve promosyon baskı işine girdik ve yeni bir üretim merkezi kurmanın zorluğunu da öğrenmiş olduk.
Özellikle de, piyasa durgun ve döviz üretici ile bu kadar rahat dans ederken!..
Adana'da güzel şeylerden de söz etmek isteriz ancak ne yazık ki, konser ve festivallerden başka göze ve gönle hitap eden çokta şey yaşanmadığını hep birlikte yaşıyoruz.
İlçe belediyeleri, kentin eksik kalan hizmetlerini tamamlama girişiminde bulunurken, Büyükşehir Belediyesi'nin de, ulaşım master planı hazırlayarak, kentin kanayan yarası ulaşım sorunlarına köklü çözüm arayışı içerisinde olduğunu görüyoruz.
Fakat, yıllardan süregelen lobi sorunumuz nedeniyle genel idareden alabildiğimiz hizmet kentimiz için oldukça yetersiz.
AK Parti İl Başkanı Av. Mehmet Ay ve Yüreğir Belediye Başkanı Av. Fatih Mehmet Kocaispir'in girişimleri ile bakanlıklardan elde edilen yatırımları bir kenara koyarsak, Adana yine sahipsiz...
Meclis salonlarının, katiplik makamına dönüştüğü, belediye koridorlarının ihale kovalayan siyasilerle doluştuğunu görmezden gelmek, kentin sorunlarına hiçe saymakla eşdeğer olur.
Her seçim öncesinde verilen vaatler, 'halk' için 'vatandaş' için hizmet anlayışı naralarını, seçimden sonra duyamaz, göremezsiniz.
Hatta, siyasi ekipler bile, çıkarların çakıştığı noktada parçalanır, dağılır ki, bunun Adana'da yeterince örneği mevcut.
Herkesin tek derdi var aslında; Ankara'ya şirin görünmek...
Peki ya Adana?..
Genel idare temsilcileri ve yerel yöneticiler birlik olmadığı sürece Adana'nın sorunları çözüme kavuşamaz.
Düğün, nişan, sünnet ve davetlerde siyaseti bir kenara bırakıp aynı masaya oturabilen yöneticiler, Adana için de bir masa etrafında gayet tabi toplanabilir. Adana'nın sorunları için herkes taşın altına elini koyabilir, imkanlarını seferber edebilir.
Ne kadar hoş geliyor kulağa değil mi?
Bunun ne kadar zor olduğunu görmek için kahin olmaya gerek yok. Zihniyetlerin değişmemesi ve 'ben'ci(l)lik siyaseti nedeniyle imkansız hale gelen bu öneriler...
Partililer bile birbirlerinin kuyusunu kazarken, saman altından su yürütürken, güçlü lobi arayışının (Ki, bi arayış içinde olunduğunu göremiyorum) imkansızlığını da bilmek gerekiyor.
Peki n'olcak bu kentin durumu...
Sıkışık trafik, yetersiz kentleşme, yanlış yatırımlar ve kenti geriye götüren hizmet öncelikleri...
Bu kentin dinamikleri, siyasi ve ego yarışlarını bırakıp biraraya gelerek, bu kentin hastalıklarını teşhis edip, tedaviyi ise öncelik sırasıyla yapmalı. Aksi takdirde, daha 15-20 yıl öncesine kadar göç alan, sanayide, tarımda ülkenin gözbebeği olan Adana, herkesin kaçtığı ve tek kuruşluk yatırımını bırakmadığı çorak toprak haline gelecek.
Kahramanmaraş tekstilde, Osmaniye sanayide, Niğde tarımda Adana'yı çok geride bırakmışken, biraz önümüze bakmanın zamanı gelmedi mi?..
Şu hizmetleri, lütfen halkın ihtiyaçlarına göre sıralayın artık.
Yolumuz yok, ev yaparız. Suyumuz yok, şerbet dağıtırız...
Oldu olacak, Seyhan Baraj Gölü'ne de yoğurt(maya) dökelim, belki tutar!!!...
FACEBOOK YORUMLAR