'ÜÇ' kuruşluk asalak (!)

Merhaba Sevgili Okurlarım;

Uzun süredir yazmak istiyordum ama tüm dünya koronavirüsle mücadele ederken, biz kendi içimizdeki virüslerin de bu salgında herkese bulaşmak için fırsat kolladığını tahmin etmiyordum.

***

Ben evin tek oğlu olduğumu sanıyordum yıllardır. Oysa benim bir de, olmaz olasıca bir kardeşim varmış. Yıllarca aradım kardeş duygusuyla, aile kavramıyla. Yeri geldi gözyaşı döktüm, yeri geldi tabanlarım şişene kadar bu yere batasıca kardeşi aradım.

***

Harcadığım emeklere yazıklar olsun...!!!

***

Kusura bakmayın ama ailevi sandığınız bu sorunla kafanızı şişirdim. Hepinizden özür diliyorum. Aslında amacım kafanızı şişirmek değil, bu yere batasıcanın, koronavirüsten daha hızlı etrafına bulaştığını görünce, sizleri bu virüsten korumayı kendime görev edindim.

***

Kusura bakmayın, DNA testi yaptırmaya bile gerek duymadığım bu illeti yıllarca 'kardeş' diye aradığım için kendimden utanıyorum.

***

Bu zat-ı muhterem, tabi az muhteremmiş ama neyse, ben devam edeyim. Önüne gelene salça oluyormuş. Veren ağası, vermeyen düşmanıymış. Hani, rüzgara göre yönelen rüzgargülleri bile bunun yanında yavaş dönüyormuş...

***

Mesleki sıfatını kullanıp, her önüne geleni yalayıp, yaladığına bir süre sonra salça olup, sonra tekrar gül bahçesi gibi anlatıp, cebini ve kesesini dolduruyormuş. Dini, imanı para olmuş. Olmaz olsun böyle kardeş...

***

Dili kahverengi olan bu zatın ağzından salyalar akmaya başlayınca, anamızın adını kullanmaktan bile çekinmiyormuş... Hem de 'ÜÇ' kuruş para için. Önüne gelene fatura ödettirmeyi adet haline getiren ve annemizin ayağındaki kronik rahatsızlığı her ay, tüm siyasilerden paraya çevirmeye çalışan bu zat benim kardeşim olamaz. Olsa olsa 'ASALAK' olur...

***

Asalakları saydığımızda, arasında bit, mikrop, kene, YAVŞAK gibilerini sıralayabiliriz. Merak ediyorum, bunlardan ne farkı var bu asalağın.

***

Bereket ki, soyadımızı taşıyamıyor... Bu saatten sonra da taşıyamaz... Ama bundan böyle onun yağına katık, pekmezine tahin olmak yerine, düzenine çomak olmayı yeğleyeceğim.

***

N'olur adını sormayın. Ben bile kendime söylemekten utanırken, Adana'da yeterince tanınıyormuş... Yaptığı asalaklık, yalan ve şantajlarıyla.

***

Bu yaratık kendine çeki-düzen vermediği takdirde, hergün bir anısını buradan paylaşacağım...